Abstract
Ütopya ve distopya kavramları ilk olarak edebiyat alanında ortaya atılıp kullanılmaya başlansa da tarihsel süreç içerisinde mimarlık kuramlarının önemli birer parçası haline gelmişlerdir. Heterotopya kavramı ise yine bu kaynaktan yola çıkarak ilk olarak Foucault’un felsefi kuramla- rında yer bulmuş ve ardından mimarlık kuramlarında yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ütopya distopya ve heterotopya kavramları kimi zaman var olan, kimi zaman da var olmayanlara göndergede bulunmaktadırlar. Bu üç kavram aynı zamanda hem soyut hem somut, hem tümel hem de tikel statüde değerlendirilebilmektedir. Diğer taraftan da kavramların kimi zaman nesne veya kimi zaman da özellik olarak kullanıldığı gözlemlenmektedir. Makale bu bağlamda ütopya, distopya ve heterotopya kavramlarının mimarlık literatüründeki kullanımında ontolojik sorunlara işaret ederek bu alanda daha sonra ortaya konacak kuramlar için anlam kaymalarını ve belirsizlik- lerini azaltmayı amaçlamaktadır.
Although the concepts of utopia and dystopia were first introduced and used in the field of literature, they have become an important part of architectural theories in the historical process. The concept of heterotopia, on the other hand, first found its place in Focault’s philosophical theories, starting from this source, and immediately afterwards it began to be used extensively in architectural theories. However, these concepts (utopia, dystopia and heterotopia) sometimes refer to existing, sometimes non-existent or supposed to exist. Sometimes, these three concepts refers to an objective, sometimes subjective, or intersubjective situation. Sometimes, they corresponds to tangible and sometimes intangible entities. The article aims to reduce the semantic shifts and ambiguities for the theories that will be put forward in this field by pointing out the ontological problems in the use of the concepts of utopia, dystopia, and heterotopia in the architectural literature.