Abstract
Türk süsleme sanatlarının ilk motiflerinden olan rumi motifi, taş, kemik, maden, kumaş, ahşap, seramik, çini ve kitap sanatlarında yoğunlukla kullanılmıştır. İslamiyet'ten önce Asya'da görülmeye başlayan rumi motifi göçler ile Anadolu'ya gelmiştir. İlk Türk toplumlarında hayvan figürlerinin bir parçası olan rumi motifinin öncüleri, İslamiyet'ten sonra yerini daha bitkisel tarzda kompozisyonlara bırakmıştır. Özellikle Anadolu Selçukluları tarafından geliştirilip bir üslup haline getirilmiş, Osmanlı döneminde daha da gelişerek, bugün çoğunlukla tercih edilen klasik formdaki son halini almıştır. Bu çalışmada rumi motifinin Asya'dan Anadolu'ya olan yolculuğu ve klasik formuna kavuşana kadar olan gelişimine de yer verilmiştir. Klasik Osmanlı Dönemi'nde baş mimar olan Mimar Sinan'ın, yapılarında çiniyi yaygın olarak kullanması ve eserlerinin çoğunun İstanbul'da olması nedeniyle, tez araştırması İstanbul olarak sınırlandırılmıştır. Klasik döneme ait çinilerin bulunduğu dini ve sivil yapılar incelenerek, fotoğraflanan rumili çinilerin kompozisyon çizimleri yapılmış ve katalog haline getirilmiştir. Katalog çalışması ve desenlerin belgelenmesi; çinili alanlarda rumi motifinin kullanımına dair önemli tespitler yapılmasına olanak sağlamıştır. Rumi desenli çiniler ile yapıların iç ve dış mekanlarında; duvarlarda, kemer içlerinde, mihrapta, kuşak yazılarında, pencere ve kapı üstlerinde çeşitli sıklıkla tekrarını gördüğümüz ulama karo, bordür, pano, kemer, niş, pandantif, köşebentler gibi birçok tasarım alanında karşılaşılmıştır. Dönemin popüler deseni hatayi üslubunda olduğu gibi, rumi desenlerinin de belli kompozisyon şemaları içerisinde bir sistem dahilinde çizildiği sonucuna varılmış, sınıflandırmalar bu değerlendirilmeler üzerinden yapılmıştır. Katalog bilgileri ve kompozisyon şemalarının yanında, yapılan detaylı çizimler sayesinde, klasik dönem rumi tipolojisi ile teze ayrı bir katkı sağlanması amaçlanmıştır.