Abstract
Sabit kadrajın sinematografi üzerindeki etkisi büyüktür. Hareketli kamera görüntüleri karşılaştırıldığında statik kadraj farklı duygular uyandırıp hikayenin ritmini belirler. Sabit kadraj, izleyicinin dikkatini odaklanmış bir şekilde tutarak görsel bilgiyi özümsemesine olanak sağlar. Ayrıca, karakterlerin ve sahnelerin tekrarlanması, hikayenin derinliğini artırarak izleyiciyi anlatıya daha fazla bağlar. Özellikle minimalist sinematografi tarzında kullanılan sabit kadraj, doğal aydınlatma ile birleşerek gerçekçi bir atmosfer oluşturur. Bu sinematik teknik, film yapımcılarının ve yönetmenlerinin özgün bir anlatı tarzı oluşturmasına olanak tanır. Belirli bir sahnenin veya anın uzatılması, izleyici ile karakterler arasında bir yakınlık duygusu yaratarak hikayenin derinliğini artırır. Tüm zamanların en önemli yönetmenlerinden bazıları, sabit kadrajı çekim tekniğini kullanarak unutulmaz eserler yaratmışlardır. Bu teknik, özellikle belirli bir estetik veya duygu ile ilişkilendirilen filmlerde başarıyla uygulanmıştır. Sabit kadrajın sinematik hikaye anlatımındaki önemi ve etkisi üzerine odaklanırken tarafımca çekilmiş "In Between" (Arada - 2019) ve "Displaced" (Yersiz - 2021) filmlerimin üzerinden bu teknikleri nasıl kullanıldığını ve hikayeleri nasıl güçlendirildiğini inceledim. Bu çerçevede, sabit kadrajın görsel estetiğe olan etkisini derinlemesine araştırmayı ve film yapım sürecindeki önemini vurgulamayı amaçladım.