Abstract
İç mimari geçmişten günümüze uzanan bir tarihi sürecin oluşumudur. 20.yy. dönemi ise bu oluşumun gerek ekonomik gerek teknolojik tüm gelişmeleri içinde barındıran önemli bir zaman dilimini kapsamaktadır. Teknolojik gelişmelerle birlikte yeni üretim biçimleri ve malzemeler ortaya çıkmış, toplumsal ve sosyal yapıda değişikler görülmeye başlanmıştır. 20.yy. ile başlayan bu değişikler başlarda yapıların mimari tasarımlarında varlığını göstermeye başlasa da zamanla iç mimari tasarımlarda da ön plana çıkmaya başlamıştır. Mimari kimlik kadar iç mimari kimlikte önem kazanmış ve iç mimari tasarım üzerine dikkat çekilmeye başlanmıştır. Yapılarda iç-dış mekân bütünlüğü önemsenmiş ve mimarlar tarafından tasarım bütünsel biçimde ele alınmıştır. Üretim biçimlerinde yenilikler mimari tasarımda ve iç mimari tasarımda özgün tasarımlara ulaşılmasını, tasarımların mimari ve iç mimari kimlik ile özdeşlemesini sağlamıştır. İç mimari kimlik, kullanıcılar, tasarımda yer alan malzemeler, renk ve ışık gibi çeşitli birçok etkenler doğrultusunda oluşum göstermektedir. Tüm bu oluşumları sağlayan etkenlerle etkileşim içerisinde olan kavram ise formdur. Form yapıda kullanılan malzemeyi biçimlendirebilir, tasarımdaki renk ya da ışık algısını etkileyebilir, kullanıcı kimliği ile mimari kimlik arasında bir köprü görevi üstlenebilir. Bu bağlamda çalışmada formun iç mimari kimlik üzerinde etkileri ve iç mimari kimliği göre özgün tasarımların mümkünlüğü sorgulanmıştır. Aynı zamanda 20. yy.da formu irdelemek günümüz 21. yy.da birbirine benzer, kopyalanmış ve işlevsiz iç mekân tasarımlarından, özgün ve işlevsel tasarımlara ışık tutabilmesi bakımından araştırılması gereken bir kapsam olarak görülmüştür. Çalışmada form kavramı 20. yy. sürecinde, mekân ve mobilya tasarımları üzerinde ele alınmış ve irdelenmiştir. Elde edilen araştırma verileri, çalışma kapsamında seçilen projelerde analiz edilmiştir. İncelenmek üzere; Casa Battlo, Philips Exeter Akademi Kütüphanesi, Villa Roche projeleri seçilmiştir. Araştırma ve projelerin analizi sonucunda formun iç mimari kimliğin oluşumunu olumlu yönde etkilediği ve iç mekandaki algıyı arttırdığı gözlemlenmiştir.