Abstract
Kuir teori, temellerinin atılmaya başlandığı dönemlerden itibaren keskin ve net sınırları olmayan fakat birçok farklı disiplinle varlığını sürdürmüş ve bu çeşitli disiplinler üzerinde yadsınamaz bir etkiye sahip kuram olarak gelişmiş ve gelişmeye devam etmektedir. Bu kuram, farklı düşüncelerle olan bağlantıları ve özellikle mekân kavramıyla var olan etkileşimi doğrultusunda kuir mekân düşüncesini belirgin hale getirmiştir. Kuir mekân, somut ve sabit bir betimlemeye sahip olmayan, çeşitli bireylerin farklı bakış açıları ve ifade yöntemleriyle katmanlaşan bir terimdir. Kuir teorinin sinema ve fotoğraf disiplini ile ortaya koyduğu ilişki, kuir sinema ve kuir fotoğraf kavramlarını meydana getirmiş ve bu doğrultuda kuir eserlerin mekânları, kuir kuram ve kuir mekân penceresinden analiz edilmiştir. Çalışmada, kuir bireylerin deneyimleri ve duygu durumlarının var olan mekânları dönüştürme süreçleri incelenmiştir. Tasarım normlarından öte, mekânların deneyimciler ile aralarında oluşan etkileşimler ve mekânın onlara hissettirdikleri doğrultusunda analiz edilme gerekliliğinin altı çizilmiştir. Bu doğrultuda Climax (2018), Danimarkalı Kız (2015) ve Beni Adınla Çağır (2017) filmleri incelenirken, Alvin Baltrop'un New York'un iskelelerinde çekmiş olduğu fotoğraflar analiz edilmiştir. Araştırmanın ilk aşamasında konunun literatür taraması gerçekleştirilmiş ve sonrasında seçilen eserler gösterge bilimini yöntemi ışığında yorumlanmıştır. Çalışmanın temel amacı kuir teori, kuir mekân, kuir sinema, kuir fotoğraf ve mimarlık-iç mimarlık disiplinlerinin var olan mekânın kuir mekâna dönüşmesi kapsamındaki çalışmalarına kaynak oluşturmaktır. Sonuç olarak, mevcut mekânların kuir mekâna dönüşümleri ve kuir mekânın üretiminin mümkünlüğü ortaya koyulmuştur. Bu çalışma, kuir mekânların doğru anlamlandırılabilmesi ve incelenebilmesi için bir ilerleme olarak görülmeli, kuir mekân üretimi ve mekânın dönüşümü kapsamında gerçekleştirilecek olan araştırmalara önemli bir yardımcı kaynak olmayı hedeflemektedir. Kuir mekânların toplum, tarih ve kültür ile ilgili kapsamlarda ne şekilde var olduğunu ve dönüştüğünü kavramak, bu mekân pratiğinin deneyimcilerinde bırakmış olduğu izleri ve mekânsal matematiğin sürdürülmesinde üstlenen misyonları saptamak doğrultusunda büyük önem taşımaktadır. Bu bağlam ışığında, çalışmanın kuir mekânın değişkenliklerini ve kompleksliğini ifade ederek, gelecekte gerçekleştirilecek olan çalışmalar için güçlü bir zemin oluşturması ve yeni bakış açıları sunması dikkate alınmıştır.