Abstract
Kentleşme sürecinin izini sürerken, sıklıkla fiziksel kalıntılara odaklanmanın insanın toplumsal, kültürel ve ekonomik evrimini tam olarak anlamada yetersiz kalabileceği anlaşılmıştır. Kent, mimari yapıların ötesinde, sosyal pratikleri ve kültürel ifadeleri de içeren bütün bir yapıdır. Anadolu'nun tarihi, kentleşme sürecinin evrimini anlamak açısından eşsiz bir araştırma zemini sunmaktadır. Bu makale, Anadolu kentlerinin geçmişten günümüze yaşadığı dönüşümleri ele alarak, bu dönüşümü derinlemesine incelemektedir. Anadolu'da kentleşmenin ilk örnekleri olarak kabul edilen Antik Yunan Dönemi'nden başlanarak sırasıyla Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi'ne kadar uzanan süreçte, kent planlama anlayışları incelenmiştir. Her dönemin kendine özgü planlama anlayışının çözümlenmesi, o dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerini anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. İncelemeler sırasında tarihi haritalar, kadastral haritalar, arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar gibi çeşitli araçlara başvurulmuştur. Antik Yunan Dönemi'nde kentlerin genellikle akropol etrafında şekillendiği ve ticaret yolları üzerinde stratejik noktalara kurulduğu görülmektedir. Roma Dönemi'nde ise kentsel planlama, daha sistematik bir hal almış ve yollar, su kemerleri, tiyatrolar gibi kamusal yapılar kent yaşamının ayrılmaz parçaları haline gelmiştir. Bizans Dönemi'nde dini yapılar ve surlar kent dokusunu belirlerken, Selçuklu ve Osmanlı Dönemi'nde ise camiler, medreseler, kervansaraylar ve hamamlar kentsel yaşamın merkezinde yer almıştır. Cumhuriyet Dönemi'nde ise modern kentleşme hareketleri ve planlı kentleşme projeleri ön plana çıkmıştır. Anadolu'nun farklı bölgelerinden seçilen kent merkezlerinin tarihteki değişimlerinin çözümlenmesi, diğer kentlerin tarih boyunca mekânsal evrimlerinin incelenmesine yardımcı olacak bir şablon oluşturulmasına katkı sağlamıştır. Bu kapsamda, her dönemin kendine özgü kentsel dinamikleri ve mekânsal organizasyonları detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu analizler, Anadolu kentlerinin geçmişten günümüze uzanan kentleşme sürecinin bütüncül bir bakış açısıyla anlaşılmasına olanak tanımıştır. Bu çalışma, kentsel dönüşümlerin sadece fiziksel yapılar üzerinden değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel dinamikler üzerinden de okunması gerektiğini vurgulamaktadır.