Abstract
Bu çalışmada döneminin en üretken yazarlarından biri olan Suat Derviş’in (1905-1972) kanon mücadelesi ele alınmış, yazarın unutulmasının ve yeniden hatırlanmasının ardındaki sebepler irdelenmiştir. Edebiyat dünyasında uzunca yıllar adından söz edilmeyen, eserleri dahi basılmayarak kanon dışı bırakılan Suat Derviş yıllar sonra bir tür iade-i itibar kazanarak gün yüzüne çıkmıştır. Bu çalışmanın temel argümanı ise Suat Derviş’in feminizm bağlamında alımlanmasıyla birlikte yeni bir hatırlanma sürecine girdiğidir. Buna göre Derviş ilk kez 90’lı yıllarda feminizmin yükselişe geçmesiyle yeniden keşfedilmiş, eserleri dolaşıma girmiştir. Bir dönem kadın oluşu nedeniyle göz ardı edilen yazar, makbul olanın değişmesiyle birlikte yine aynı nedenden ötürü gündeme gelmiştir. Böylece yazarın kanon dışı bırakılmasına sebep olan etken aynı zamanda kanonlaşmasında da etkili olmuştur. Feminizmin açtığı bu olanak 90’lı yıllarda başlamış ve günümüze kadar devam etmiş, nihayetinde Suat Derviş edebiyat tarihlerinin unutulan öznesi olmaktan çıkarılmıştır. Bununla birlikte çalışmanın dikkat çektiği bir diğer nokta ise Türkiye’de özellikle son yıllarda geçmişin ihyasına yönelik bir arzuyla değeri göz ardı edildiği düşünülen yazarların yeniden gündeme gelmesi ve bu ilgiyle birlikte Suat Derviş’in eserlerinin yeniden dolaşıma girmesidir. Geçmişten gelen pek çok yazarın eserlerinin yeniden yayımlanması gibi Suat Derviş’in tefrika halindeki eserleri de peş peşe yayımlanmış ve külliyatı oluşturulmuştur. Böylece yazarın edebiyat kanonundaki yeri hayli değişmiştir.