Abstract
Edirne'yi Miladi 1361 veya 1362 yılında fethetrniştik.. Euer etmez de bina
inşası ile ahali iskanına başlamıştık. Bizanslılar zamanında hemen hemen bir
kaleiçi şehri olan Edirne, fethi müteakip payı taht ittihaz edildiği için, pek az
içinde padişah ve hanedan saray 1. kasırları, vüzera, rical-i devlet konakları, salatin, ekabir ve eshab-ı hayr cami, mescid, medrese, mektep,
ımaret, çeşme, hamam, köprü, kervansaray, han, bedestan ve tekkeleri ile
bir Türk beldesi oluvermişti. 1453 yılına kadar 91 ve 92 sene Osmanlı
arın devlet ve hükumet merkezi olan bu şehir, payitahtlık vasfını XX.
asra kadar yüzlerce yıl kaybetmemiştir. Çünkü bir taraftan Rumeli kıtasındaki
narplerimizin darülhaekatı, bir taraftar da hinterlandı geniş bir medeniyet
merkezi idi. Beş buçuk asır medeni mericez ve ikinci payitaht vasıflarını muhal
aza eden bu tarihi beldemiz, ilk Rus istilasına kadar, mimari abideleri ile birlikte
medeni ve milli hüviyetini olduğu gibi muhafaza etmişti. Bu tarihten sonra tevali
ve teselsül' eden istilalar, kasdi ve faflet eseri yangınlar, hafif ve şiddetli
zelzeleler ve nihayet halk ve hükumet Zamlarınca yapılan tairibat yüzünden
Edirne, dillere destan olan tarihi hayatiyetini, mahiyet ve hüviyetini tamamiyle
denilebilecek mikyasta kaybetmiştir.
İşte, bu sene, O'nun altı yüzüncü fetih yıl dönümünü idrak etmiş bulunuyor
ne fatihlerinin ahfadı olm: bizler, Garb türklerin'in mukadderatına istikamet ve
ren bu feth-i fütuhu kutlulamağa hazırlanıyoruz.
Ne garip ve ne acı bir tesadüftür ki. Türk ve İslam Sanatları Tarihi Enstitüsü
Yıllığı için altı ser.e evvel kaleme aldığım bu yazı, Edirne'nin 600. fetih yır
ölümünde neşredilmiştir. Ve, adeta bir, mersiye olmuştur. 10.IV.1962
Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri I. cilt’ten ayrı basım.