Abstract
Üçüncü kitap, gerek tür, gerek yazım tekniği ve gerekse içerik açısından, ilk iki çalışmadan farklı bir örnek sunuyor:
Klaus Mann’ın aynı adlı romanından Ariane Mnouchkine tarafından oyunlaştırılan ve Özdemir İnce tarafından Türkçeye çevrilen “Mefisto” adlı yapıtın, 2009 yılında yine İ.B.B. Şehir Tiyatroları’nda gerçekleştirdiğim sahneleme deneyimi...
Tanımlamadan da anlaşılacağı gibi, Mefisto özgün bir tiyatro metni değil, bir roman uyarlaması. İster yerli ister yabancı olsun, bu tür uyarlamalar tiyatro literatüründe önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu tür bir yapıtı sahneleyecek ekibin elinde, yalnızca oyun metni değil, aynı zamanda sahneleme, dramaturji ve tasarım alanlarında kendini dayatan ikinci bir metin daha bulunur: kaynak niteliğindeki roman ya da öykü.
Tiyatroda "özerk" bir alan olarak ele alınması gerektiğine inandığım uyarlama kavramının, Sahneleme Kitabı üçlemesi içinde mutlaka yer alması gerektiğine samimiyetle inandığım için bu seçimi yaptım.
Öte yandan, Mefistoyu seçme nedenim yalnızca bir uyarlama örneği olmasıyla sınırlı değil. Yapıt, neredeyse tüm karakterleri, kurgusu, mekânları, coğrafyaları ve izleğindeki olaylar açısından yarı belgesel bir nitelik taşımaktadır. Gerçek tarih ve coğrafyalara (şehirler, ülkeler) bağlı kalarak, isimleri değiştirilmiş karakterleri ve mekânları bir “kapital” olarak kullanır.
Belgesel ve yarı belgesel yazım tekniği, tiyatroda bağımsız bir tür olarak değerlendirilebilir. Mefisto, bu türün tüm özelliklerini içinde barındıran ve hem araştırma hem de uygulama alanı açan cömert bir örnektir.
Metnin zenginliği bununla da sınırlı değildir. Oyunun karakterleri, doğrudan tiyatro üreten kişilerden oluşmakta ve sahnede tiyatronun farklı türlerdeki uygulamalarına da tanıklık edilmektedir. Dönemin gerçekliği içinde, genelde sanatın, özelde ise tiyatronun içerik ve biçim bakımından geçirdiği yönelimleri gözlemlemek açısından da eşsiz bir örnektir Mefisto.
Sahneye konulduğunda bütün ekip yüz akıyla selam verdi.
Dilerim kitap olarak da değer yaratır...