Abstract
1.GİRİŞ
Bina yapımında önemli amaçlardan biri, yapı malzemelerini ve içerisinde
insanların sürekli olarak yaşadığı mekanları her türlü su etkilerine ve rutubete
karşı korumaktır.
Konforlu bir iç mekanın ilk akla gelen özellikleri; kuru, kışın sıcak - yazın serin,
ve gürültüsüz olmasıdır. Gelişen teknolojiyle birlikte, binalarda neme, ısı
kayıplarına, yangına ve sese karşı yalıtımlar giderek önem kazanmıştır. Bugün
sürekli olarak geliştirilen çevre bilinci, insanları kendi sağlıklarına ve çevreye
karşı daha duyarlı hale getirmektedir. Bu nedenle de, dikkatler malzemelerin
insan sağlığı ile olan ilişkilerine, yapımsa! özelliklerine çekilmektedir. (Örneğin;
malzemelerin radyoaktivitesi, geopatojenik etkiler, elektrik alanları veya ışınlar).
Bir yapının bütün iç ve dış yüzeylerinin suya karşı korunması esas olmakla
birlikte; bodrum beden duvarları ve temellerin, zemin sularının zararlı
etkilerinden korunmaları insan sağlığı ve yapının niteliği bakımlarından çok
önemlidir. Ayrıca bir yapıda suyun neden olduğu sorunlar, yanlış uygulamalar,
temellerin dışında kolaylıkla giderilebilir. Ancak bodrum ve temellerde hataların
onanması güç, pahalı, çoğu kez de olanaksızdır. Yalıtımın kötü sonuç vermesi
halinde, yapım sonrasında zorunlu olacak harcamaların, inşaat sırasındaki
yalıtım giderleri ile karşılaştırılması yapıldığında, konunun önemi açıkça
görülebilir. Bu nedenle zemin içinde kalan inşaat kısımlarında suya karşı yapılan
koruyucu yalıtımların titizlikle, bilgiyle, fiziki ve kimyevi özellikler dikkate alınarak
çözümlenmesi ve uygulanması gerekmektedir.