Özet
Üzerinde yaşanılan ya da herhangi bir şekilde fayda sağlanılan yeryüzü parçası
daima belirsiz zamanda gelebilecek doğa olaylarına sahne olmaktadır. Doğal olaylar,
varlıkları önemsenmeksizin yapılan yerleşimlerde büyük zararlara ve yıkımlara
neden olabilirler. Burada önemli olan varlığına engel olunamayan doğal bir süreci en
az zararla atlatabilmektir. Uğranılmış olan zararın etkilerinden en kısa sürede
kurtularak, eski yaşam kalitesine dönebilmek için yerleşimlerin baştan sona
yapılanmanın her aşamasında birbiriyle tutarlı olarak tasarlanması, planlanması ve
imarı gerekir.
Alansal ve yapısal planlamada dikkate alınması gereken doğa olaylarından biri de
“Sellenme Riski”dir. Bu risk, planı yapılan yeryüzü parçasının morfolojisinden,
üzerindeki binaların yapısal özelliklerine kadar birçok aktörün performansından
beslenen tehlikeleri barındırır. Öyleyse planlanacak bölge iyi tanınmalı ve
planlamanın her aşaması titizlikle yürütülmelidir.
Sellenme/taşkın, milyonlarca yıldır cereyan etmekte olan doğal olaylardır. Ancak bu
doğal olaylar insanlarca üretilmiş kıymetler ve hayatlar için tehdit unsuru olduğunda
yaşam alanları tedbir alınması gereken risk havuzlarına dönüşecektir. Üstelik
doğanın seyrine yapılan müdahaleler her geçen gün risklerin etki alanlarını ve
derecelerini arttırmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle konuyla ilgili kavramlar tanıtılacak, sellenme/taşkın riski
taşıyan bir yerin planlanmasında önemsenmesi gereken noktalara dikkat çekilmeye
çalışılacaktır. Sel ve taşkın felaketlerinden örnekler verilerek, plansız veya eksik,
yanlış planlanmış bir bölgenin yüzeysel akıştan nasıl etkilendiği vurgulanacaktır.
Planlama çalışmalarının yalnızca riskin etkilediği alanı değil, riskin beslendiği çok
daha geniş bir alanı kapsayan bütüncül bir bakış açısıyla yapılması gerekliliği
vurgulanmıştır.
Ülkemizde taşkın riskleri ve giderilmeleri konusunda devlet kurumlarınca yapılmış
olan bazı planlama ve mühendislik alanındaki çalışmalar üzerinde durulmuştur.
Bunların yöntem ve teknikleri kesitlerle, açıklamalarla tanıtılmıştır.
Son yıllarda ismi sel ve taşkın olaylarıyla sıkça gündeme gelen Ayamama Deresi’
nin ait olduğu havzanın problemleri bu çalışmada da kendine önemli bir yer
bulmuştur. Ayamama ve etrafındaki dereleri kapsayan Bakırköy Havzası’ nın yoğun
ve bilinçsiz yapılaşma nedeniyle dünden bugüne büyüyen sorunları ve çözümleri
ifade edilmiştir.
Taşkın ve sellenme ile ilgili görülen anayasamızdaki kanunlar ilgili maddeleri
ışığında incelenmiştir. Önemli hususlar vurgulanmıştır.
Bu çalışmanın ana hedefi; planlamada, sellenme/taşkın risklerine çözüm üretme
mantığının plancı tarafından doğru kavranılabilmesini sağlamaktır.