Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Yürürken Arkadaş Olmak: Türkiye'de feminist hareketler içindeki arkadaşlık ilişkilerinin kişisel ve politik yönleriyle incelenmesi
Özet
Bu çalışmada feministler arasındaki arkadaşlık, kişisel ve politik yönleriyle ele
alınıyor. İlişkilerde değişen yakınlıklar göz önünde bulundurularak arkadaşlık
ve yoldaşlık arasında ayırım yapılıyor. Feminist yoldaşlığın ilişkilerin politik
yönünü yansıttığına, kişisel bir ilişki olan arkadaşlığın ise barındırdığı
politikleşme potansiyeline işaret ediliyor. Arkadaşlık yazınındaki iki ana akımın
izi sürülüyor: Birincisi Aristoteles’e dayanan politik arkadaşlık / yurttaş
arkadaşlığı yazını ve ikincisi de modernleşme ile birlikte gelişen, kadınların
arkadaşlığına da yer açan kişisel arkadaşlık yazınıdır. Jacques Derrida Politiques
de l'amitié’de tarih boyunca arkadaşlığı benzerler arasında mümkün gören ve
kadınları dışlayan akımları eleştirir, Friedrich Nietzsche’nin farklı olanlar
arasındaki arkadaşlığı vurgulayarak bu gelenekten koptuğuna gönderme yapar.
Bu tezde de Nietzsche’de arkadaşlığın agonistik niteliğinin, ayrıca hedef
yönelimli olmasının feminist yoldaşlık için açıklayıcı olabileceği savunuluyor.
Feministlerin tarih boyunca erkek kardeşliğin yüceltilmesi karşısında
geliştirdikleri “kızkardeşlik” fikrinin feminist yoldaşlığın bir biçimi olduğuna,
Osmanlı feministlerinin “haydi kızkardeşlerim” söyleminin gerisinde birlikte
hareket etme hedefinin yattığına, günümüzde de benzer biçimde feministler
tarafından kızkardeşliğin eylem çağrısı olarak kullanıldığına dikkat çekiliyor.
Ardından tez çalışması, Türkiye’de İkinci Dalgadan günümüze feministler
arasındaki arkadaşlık ve yoldaşlık ilişkilerini belirleyen iki politik yönelimin
altını çiziyor. Bunlardan birincisi feminizmin “kişisel olan politiktir” özdeyişi,
ikincisi de Ranciere’ci “aktif eşitlik”tir. Kişisel olanın politikleştirilmesi,
feminizmde duyguların ifadesinin, ilişkiler ve kolektifler üzerindeki etkilerinin
dile getirilebilmesinin önünü açar, politikaya dahil edilebileceği araçların
geliştirilmesini sağlar. Ranciere’ci “aktif eşitlik” ise feministlerin gündelik
hayatta yüz yüze gelinen bütün toplumsal eşitsizliklere karşın bulundukları
örgütlenmelerde uygulamaya çalıştıkları, hiyerarşiden, liderlikten uzak durmaya
çalışan politikaları adlandırır. Feminist örgütlenmeler bu yönleriyle toplumsal eşitsizliklere karşı mücadeleyi güçlendirirler, çünkü eşit olarak ilişki kurmanın
anlamını keşfetme olanağı sunarlar ve bunu mümkün kılabilecek yeni
mekanizmalar ortaya koyarlar.
Feminist yoldaşlığın ve arkadaşlığın kurulduğu örgütlenmeler, İkinci Dalgadan
günümüze küçük grupların, kampanyaların yanında platformları, çevrimiçi
ağları kapsayan geniş bir yelpaze oluşturur. Katılımcılarının patriyarkal toplumu
ve kendi yaşamlarını dönüştürme hedefleri, özel ve kamusal arasına çizilen
sınırları ihlal etmeleri, fiili eşitliği hayata geçirme ve eril siyaseti yerinden etme
çabaları, feminist örgütlenmeyi bir toplanma eylemi ve bu eylem etrafındaki
ilişkilenme biçimleri olarak konumlandırır. Bu tanım feminist yoldaşlık
ilişkilerinin çeşitliliğini de açıklanabilir kılar. Arkadaşlık gündelik hayatta sınıf,
yaş, eğitim vb. açılardan benzer olanların bir araya gelme olasılığını artırırken,
yoldaşlık feminist örgütlenmelerde farklı olanlara karşılaşma olanağı verir.
Yoldaşlar arasında kurulan arkadaşlık yoldaşlığı derinleştirir ama yoldaşlık ve
arkadaşlık bire bir örtüşmez. Arkadaşlık her zaman geride politikleştirilmemiş
bir “kalıntı” bırakır. Bu kalıntı istikrarsızlığa, değişim potansiyeline, politika için
yeni yollar keşfetmeye açıktır.
Odak grup ve derinlemesine görüşmelerdeki katılımcı anlatılarından yola
çıkarak bu tezin iddiası, feminist yoldaşlık esnek bile olsa disiplin, kolektif bir
özne olmanın sorumluluğunu gerektirirken, arkadaşlığın feminist alanlarda
özerklik temin ettiği ve “evde olma hissi” yarattığıdır. Bunun sonucunda
feminist politikada kolektif öznelliği temsil eden yoldaşlıkla, kişisel öznelliği
temsil eden arkadaşlık arasında bir tür müzakere ortaya çıkacaktır.
Koleksiyonlar
- Doktora Tezleri [808]