Abstract
Türkiye, geçmişten bu yana birçok uluslararası girişime taraf olmuş ve önemli yasal adımlar atmıştır. Hem uluslararası hem de ulusal gösterge ve endeksler, ülkenin gelişme önceliklerinin toplumsal eşitsizliği gidermek ve afet riskine yönelik önlemler olarak tanımlamaktadır. Ek olarak, yapılan çalışmalar, kurumlar ve ölçekler arası entegrasyonun yetersiz oluşunun, bütüncül sürdürülebilir gelişmeyi başarmada önemli bir engel olduğunu ortaya koymuştur. İncelenen sürdürülebilir gelişme stratejileri ve bütünleşik uygulama örnekleri, "sektörler arası sürdürülebilir kalkınma stratejisi" yaklaşımının Türkiye'de bütüncül bir sürecin sağlanmasına önemli girdi sağlayabileceğini göstermiştir. Gösterge ve endekslerden farklı olarak AHP yönteminin uygulanması ile elde edilen sonuçlar, Türkiye'nin yerel önceliklerinde konum ve yer seçimi ile doğal çevrenin en yüksek öneme sahip olduğunu göstermiştir. Ek olarak, değerlendirilen eko-kent projeleri de eşitlik ve risk yönetimini sağlamada yetersiz kalmıştır. Bu çerçevede, yerele özgü değerlendirme aracının, eşitlik ve risk azaltma konularını önkoşul olarak desteklemesi önerilmiştir. Sonuç olarak, yapılan çalışma, ölçekler arası bütünlük ve kapsamlı bir sürdürülebilir gelişmeyi sağlamada yerel özelliklerin desteklendiği planlama ve değerlendirme süreçlerinin önemini ortaya koyarak, başarılı bir sürece yönelik bir yöntem çerçevesi sunmuştur.