Özet
Bu tez esas olarak, belgesel fotoğrafın tarihsel gelişimi sürecinde genelden
özele doğru eleştirel bir göz ile bakarak, toplumsal ve biçimsel işlevini sorgulamaya
ve belgesel fotoğrafta bir ifade biçimi olarak “Kişisel belgesel” fotoğraf tavrını, alt
kültür kavramı üzerinden araştırmaya ve anlamaya çalışma amacı taşımaktadır. Bu
bağlamda tezin odak noktasını marjinal yaşam tarzlarını benimseyen ve kendi hayat
hikayelerini aktaran kişisel belgesel fotoğrafçılar oluşturmaktadır.
Birinci bölümde; fotoğrafın belge niteliğinin farkına varılmasıyla bir envanter
tutma aracı olarak kullanımından itibaren toplumsal belgesel fotoğrafın sosyo-politik
işlevi ile kamuoyu oluşturmaktaki etkileri örnekler verilerek anlatılmaya
çalışılmıştır.
İkinci bölümde; kapitalizmin yükselişi ile birlikte fotoğrafın gerçeklik ile
olan bağının ve toplumsal misyonunun sorgulanmasına yer verilerek, fotoğrafın
tarafsız olma iddiasını gerçekleştiremediği örneklere yer verilmiştir. Fotoğrafçının
bakış açısının ön plana çıkmaya başlaması ve bir özne olarak fotoğrafçının görünür
olması ile ilgili düşünceler aktarılmıştır.
Üçüncü ve son bölümde; konuları ile farklı ilişki biçimleri geliştiren bazı
fotoğrafçılar incelenmiş, 19. yüzyılda modernizm ile başlayan sanatın özerkleşmesi
fikri, bu fikrin yansımaları ve 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren değişen
toplumsal ve kültürel yapının belgesel fotoğrafçılar üzerindeki etkisi araştırılarak,
“kişisel belgesel” yaklaşımı benimseyen ilk örnekler de dahil olmak üzere günümüz
fotoğrafçılarından örnekler verilmiştir.
Ayrıca, kişisel belgesel fotoğrafın amacı ve bu tarzda çalışan fotoğrafçıların
bu yaklaşımı neden benimsediklerine dair saptamalarda bulunulmuştur. Fotoğrafı
insanlığın vicdanını yansıtma misyonu üzerinden ele almayan, bu sorumluluğun
yerini dünyayı kendi perspektiflerinden görme çabasına bırakan bir eğilimden ve
V
hakim kültürün dışında süren bir yaşam tarzı benimseyen ve fotoğrafı bir duygu
aktarma aracı olarak kullanan bir yaklaşımdan söz edilmiştir.