Özet
İnsan ve doğa ilişkisi söz konusu olduğunda akla ilk önce bitkiler gelir. Bitkiler, temel yaşam gereksinimlerinin karşılanmasında olduğu kadar, insanın içinin oluşmasında ve duygularının anlatımında da en önemli doğal varlıktır. Çağlar boyunca çeşitli kültürlerde gelişen bitki sembolizmi, insan doğa ilişkisinin göstergesi olmuştur. Toplumsal, ekonomik, dinsel vb. sistemlerdeki değişimler, doğaya bakışta belirleyici olmuş; buna paralel yaklaşımlar sanata yansımıştır. Resim sanatında bitkisel motifler, sembolik, dekoratif ve dışavurumcu olarak üç temel yaklaşımla betimlenmiştir. Sembolik anlamlar yüklenen bitkiler daha çok dinsel olanı ifade etmekte kullanılmıştır. Mimaride, plastik sanatlarda ve gündelik kullanım için üretilmiş pek çok üründe bitkisel motifler süsleme amacıyla dekoratif biçimde kullanılmıştır. Bitkisel motifler biçim, doku, renk gibi özelliklerindeki çeşitlilikle, sanatçılara özgürce yaratıcılık ve dışavurum olanağı sağlamıştır. Endüstri devrimi sonrası seri üretimle, doğaya bakışta ve doğanın sanata yansımasında büyük değişimler olmuştur. 20. Yüzyılda egemen estetik bağlam, teknolojinin doğaya baskınlığına dayanır. Yüzyılın başlarında doğaya yönelik yıkıcı, tüketici yanları öngörülmeden; makineleşmeye ve seri üretime övgü imgeleri üretilmiştir. 20. Yüzyıl doğayı paketleme çağıdır. İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyılda doğa, insan, hayvan, bitki bütününü gözeten bir düşünün önemi belirginleşmiştir. 20. Yüzyıl boyunca izlenen politikalar ve tüketime dönük teknolojik bulgular ile doğal yaşamın bütün olarak örselendiği gerçeği, yeni bir doğa kavrayışını gerekli kılmaktadır. Çalışmada bu perspektiften, resimde bitkisel motifler üzerinde yoğunlaşarak 20. Yüzyıl sanatı irdelenmiştir.