Abstract
Bu çalışma Heidegger düşüncesinde poiesis kavramının yorumlanma biçimindeki dönüşümünden hareketle erken dönem metinleri ve geç dönem metinleri arasındaki süreklilikle birlikte ayrımın arkasında yatan felsefi nedenleri soruşturarak Heidegger düşüncesini yeniden kurmayı hedeflemektedir. Volpi, Taminiaux gibi Heidegger düşüncesi üzerine çalışan birçok felsefeci Varlık ve Zaman‟ın Aristoteles‟in pratik felsefesinin fenomenolojik çerçevede radikal bir biçimde yeniden yorumlanması olduğunu düşünmektedir. Aristoteles‟in Nikomakhos‟a Etik‟indeki poiesis-praksis arasındaki ayrım ve kurduğu hiyerarşi Varlık ve Zaman‟da korunup fenomenolojik olarak yeniden yorumlanarak gayrisahih-sahih ayrımının temelini oluşturmuştur. Bu bakımdan bu çalışmada fenomenolojinin Heideggeryen mal edilişi ve de fenomenolojik çerçevede yeniden yorumlanan poiesis‟in Varlık ve Zaman‟da varoluşun gayrisahih bir modusu olarak konumlandırılması gösterilmeye çalışılacaktır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ise Heidegger‟in 1930‟larda erken Yunan düşüncesinde varlığın phusis olduğu düşüncesini baz alarak phusis ve poiesis kavramları ve bu kavramların birbirleriyle olan ilişkisi üzerine yeniden düşünmesinin, erken dönem metinlerinde Antik Çağ ontolojisinin ve onu takip eden Batı felsefesi geleneğinin ufku olarak gördüğü, zanaatkarın üretici etkinliği olarak ele aldığı poiesis‟i 1930‟lardan sonra şairlerin, düşünürlerin varlığı varolanlara getiren sahih etkinliği olarak konumlandırmasına giden yolu açması irdelenecektir.