Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Ayın İzi 20 / 2003
Abstract
İnsanın kendisine bir barınak yapma
işine ne zaman giriştiğini kesin olarak bilemiyoruz.
En eski yerleşmelerden olan
Jeriko'yu incelediğimizde kent duvarlarının
belli bir düzen içinde inşa edildikleri
görülebilir. Bu, sadece toplama taşlarla
yapılmış ve fazla bir tekniği gerektirmeyen
bir inşaattır. Dönemin konutları hakkında
bir bilgi sahibi olduğumuzu söyleyemeyiz.
Avcı ve toplayıcı yaşamdan tarımsal
ve üretici yaşama geçmiş insan
kendi işini nasıl yapıyor ise konutunu ve
tapınağını da aynı şekilde yapıyordu. Bunun
için de doğada bulduğu ağaç, bitki,
taş ve toprak gibi nesneleri kullanıyordu.
Sonuçta ortaya çıkan ise aynı tipe sahip
yapılardı. Günümüzde benzeri yapıları,
Afrika'nın kırsal alanda ilkel yaşam süren
kabilelerinde görebilmekteyiz. Ortaya
çıkan yapı türünü mimari olarak isimlendiremeyiz.
Çünkü ortada bir uzman
olmadığı gibi türetilmiş yapı malzemesi
ve teknik sözlük yoktur.
Zamanla insanlık üretim alanında
ilerleme kaydedince uzmanlık alanlan
çoğaldı ve sonuçta bütün gelişmeler kültüre
dönüştü. Yapı sanatı da böylece, kültürün
en önemli ürünleri arasında yer aldı.
Bu dönemde uzman yapıyı yöneten
kişinin , ki ona artık mimar ve ürüne mimari
diyebiliriz, yanında başka uzmanların
da işin içinde oldukları görülmektedir.
Duvarcı, marangoz, cam ustası, çinici,
demirci, nakkaş gibi farklı alanlan temsil
eden teknik ve sanat adamları mimarinin
kullanım, strüktür ve estetik yönlerini
sağlamışlardır. Döneminde her teknik ve
sanat dalı için yeni uzmanlar lonca sistemi
içinde usta-çırak ilişkisi ile yetişirken
mimarlığın örgün bir eğitim sistemi ile
öğretilmesine başlanınca bu dallar birer
disipline dönüşmüştür. Başlangıçta az sayıdaki
disiplinlerin özellikle endüstri
devriminden sonra teknolojinin gelişmesi
sonucu çoğalmağa başladığı görülür.
Artık yeni bir yüzyılın başlangıcındayız.
İnsanlık, bu yüzyıla takip edilemez
bir hızla gelişen iletişim ve teknoloji ile
girdi. Bilgisayarın mimaride kullanılması
yadsınamaz. Ama ne var ki tasanın olayı
yine mimarın kafasında ve becerili ellerinde
gerçekleşmek durumunda. "Mimar"
olacak kimsede aranacak nitelikler Vitrivius'
dan beri değişmedi. Vitrivius'un işaret
ettiği nitelikler farklı bilgiler ve estetik
değerlerden ibarettir. İşte bu bilgi ve değerler
mültidisipliner bir mimarlık eğitimi
içinde yer alırlar. Olayı "yapı sanatı
"ndan "mimari" düzeyine ancak farklı
disiplinleri uygun oranlarda öğrenciye
aktarmakla sağlayabiliriz.
Fakültemiz dört bölümü ile, mimariyi,
kentsel boyuttan bina gruplarına, tek
binaya o binanın bir mekanına ve o mekanın
içinde yer alan bir ürüne kadar tasarlayıp
uygulayacak birikim ve potansiyele
sahiptir. Bunun yanı sıra öğrencilerimizin
sürekli bir güzel sanatlar ortamı içinde
bulunmaları kendilerinin eğitim ve görgülerini
olumlu yönde etkileyecektir.
Yeni bir sömestre başlarken bütün
üniversitemiz mensuplarına ve öğrencilerimize
başarılar dilerim.
Prof. Dr. İlgi Aşkun
Mimarlık Fakültesi Dekanı