Özet
Bir sanatçıyı tanımanın en iyi yolu elbette onun
yapıtlarıyla içli dışlı olmaktır. Yazarsa yazdıklarını,
çizip boyadıklarını, heykeltraşsa
unttuklannı, besteciyse bestelediklerini okumak,
görmek, dinlemek onun gerçek kimliğini tanıyıp antmak
için çoğumuzun seve seve yapacağı işlerdir.
sanatçıların birçoğu aynı ı.amanda sanatların
en önemlisi olan yaşama sanatının da parlak bir
temsilcisi olmayı başarırlar. O zaman yapılacak iş o
ınatçının kendisiyle tanışmaktan başka ne
labilir? Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü
laşkanı Prof. Sadi Öziş de işte bu tür sanatçılardan
biri. Kendisiyle ilgili bu yazıya böyle bir girişle
başlamamın nedeni ise onu herşeyden önce bir dost
olarak tanımış olmam. 1974-75 ders yılında ek
örevli ôlarak çalışmaya başladığım bu kurumda
daha ilk günden beri görevimi hiçbir yabancılık
duymadan sürdürmemin, hatta 1980'de kadrolu
olarak Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümüne
: atılmamın başlıca nedeni Prof. Erdoğan Aksel ile
. Sadi Öziş'in sıcak ilgileri ve yakın dostlukları
olmuştur. Bu dostluklar bugün de pekişerek
ürüyor ve bana Sadi Öziş'i her gün yeni bir
önüyle tanımaya fırsatı veriyor. Şüphesiz bu
danışmanın geçmişe yönelik bir yanı da var: Buraya,
bugüne nerelerden, hangi yaşantı ve deneyimlerin
içinden geldiğimizi de açıklayan bir sürecin öyküsü